YAPI SİSTEMLERİNDE ÇELİGİN YERİ

Çelik, yapı sistemlerinde kullanılabilirlik açısından benzersiz bir malzeme olmakla birlikte, henüz birçok ülkede ve Türkiye'de hak ettiği yeri bulabilmiş değildir. Bu nedenle çelik sistem uygulamaları ülkemizde çok fazla göze çarpmamaktadır.

Ne var ki, mühendislik teknolojisi gelişmiş birçok ülkede, özellikle yüksek yapılarda, köprülerde, sanayi yapılarında ve özellikle son yıllarda mimari bakımdan sanatsal özellikler taşıyan yapılarda öncelikle tercih edilen malzeme "çelik" tir. O halde, çelik malzemenin tercih edilme nedenleri ile firma olarak çelik konstrüksiyonu önerme nedenlerimizi sıralayalım:

Topraklarının büyük bir bölümü deprem bölgesinde bulunan ve yakın bir geçmişte binlerce vatandaşımızı yitirdiğimiz, on binlercesinin evsiz kaldığı depremlere ev sahipliği yapan ülkemizde, ne üzücüdür ki, deprem etkisi olmaksızın bile yıkılan binalara şahit olmaktayız. Bu binaların yıkılma nedenleri incelendiğinde, ortak bir neden ortaya çıkmaktadır: Kalitesiz ve standart dışı beton üretimi.

Her ne kadar son çıkarılan Yapı Denetim Kanunu ile beton üretim ve denetimi kontrol altına alınmaya çalışıldı ise de, bu denetimin yalnızca numuneler üzerinden yapılabilmesi ve çelik gibi standart ve rijit bir fabrikasyon üretimin mümkün olamaması (ki betonarme çeliği ile betonun birleşerek betonarme sistemleri oluşturması ile, detaylarda çıkan sorunlar artmaktadır), betonarme sistemler ile ilgili ilk sorunu ortaya çıkarmaktadır. Elbette ki, statik ve betonarme hesapları usulüne uygun yapılmış ve aynı şekilde standartlara uygun imal edilmiş sistemlerde bu sorun olmayacak, betonarme sistem güvenli bir şekilde taşıyıcılığını sağlayacaktır. Ancak esas sorun, yukarıda anlatıldığı üzere üretim kontrolündeki zorluklardır.

Çelik malzemenin, form verilebilirlik açısından sınır tanımaması, beton gibi kalıp gerektirmemesi, özellikle sanayi yapıları gibi düzensiz yapılarda mühendislerin, sanat yapılarında da mimarların birinci tercih nedeni olmasını sağlamıştır. Ayrıca kalıp gerektirmemesi ve beton gibi herhangi bir priz süresinin beklenmemesi, süre açısından da çeliği ön plana çıkarmaktadır. Çelik yapıda form açısından tek sınır, hayal gücünüzdür.

Betonarmeye göre çok daha büyük açıklıklar, çok daha küçük ve bol alternatifli kesitlerle ve çok daha düşük zati ağırlıklarla geçilebilmekte, dolayısı ile taşınabilir yükler artmaktadır. Bunun doğal bir sonucu olarak, temel boyutları küçülmekte ve daha kötü zeminlerde ,daha büyük yapılar inşa edilebilmektedir.

Çelik yapı sistemleri ile, zemin katları tamamen kolondan ibaret  olmayan çok katlı yüksek yapılar yapmak mümkün olmaktadır. Bina zati ağırlıkları düşük olduğundan, yüksek yapılarda kolon en kesitleri zemin katta bile, betonarme sistemlerdeki kesit boyutlarından çok daha küçük çıkmaktadır.

Bunlarla birlikte, çelik yapı imalatında karşılaşılan birtakım sorunlar da mevcuttur:

Ülkemizde çelik konstrüksiyona yönelim henüz çok düşük seviyede olduğundan ve bunun da yeterli talebi doğurmamasından dolayı, fabrikalarımızda üretilen çelik profil kesit alternatifleri sınırlıdır. Çelik profil kesit tablolarında gördüğümüz kesitlerin bir kısmı ülkemizde ne yazık ki üretilmemektedir. Bu sorun, malzemelerin çoklu kesitler kullanılması ile aşılabilmekte, ancak bu da işçiliğin artmasına neden olmaktadır.

Düşük üretim potansiyeli ve talep azlığı, çelik malzemenin fiyatına da yansımaktadır. Ülkemizde üretilen çelik malzeme fiyatları, çeliğin yoğun olarak kullanıldığı diğer ülkelerden daha yüksektir. Bu fiyatların düşmesi ve kesit alternatiflerinin artması, ancak çelik yapı bilincinin yerleşmesi ve talebin artması ile mümkün olacaktır.

Çelik malzemenin en büyük düşmanı korozyon olmakla birlikte, üretilen endüstriyel antipas, boya, galvaniz, vb. ürünleri ile bu sorun kolaylıkla ortadan kaldırılabilir. Günlük olarak kullandığımız birçok eşyanın (otomobil, beyaz eşya, vb.) çelik malzemeden üretilip uzun yıllar dayandığını ve boya ile korunduklarını hatırlayalım.

Sonuç olarak, günümüz inşaat teknolojisi, çelik yapı sistemlerini giderek artan bir zorunluluk olarak ortaya çıkarmaktadır. Gerek mühendis, gerek diğer meslek gruplarından olsun, tüm vatandaşlarımız bu bilince ne kadar erken varır ve uygulamasında ısrar ederse, ülkemizdeki yapılaşmanın kalkınmasına ve daha sağlam yapılara o derece katkıda bulunmuş oluruz.